PISA sonuçları ile ilgili daha bir yazımız olmuştu. OECD ülkeleri içerisindeki eğitim seviyelerini ölçen PISA ülkemiz için tam bir fiyaskoydu.
Matematik, fen dersleri bir yana kendi dilinde yazılmış bir eseri okumakta ve anlamakta da en geride kalan ülkelerden olmuştuk.
Bunun nedenlerini uzun uzadıya anlatmıştık. PISA sonuçları ülkemizi çok etkilemiş olacak ki biz de kendi sınavımızı yaptık. ABİDE
TÜRK usulü PISA" olarak da nitelendirilen ABİDE'nin (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) 81 il, 495 ilçe, 1299 okuldan 38 bin 8'inci sınıf öğrencisinin katılımıyla yapılan ilk sonuçları açıklandı. Buna göre
Türkçe testine giren 34 bin 700 kişinin yüzde 3.6'sı temelatı, yüzde 22.4'ü temel, yüzde 44.6'sı orta, yüzde 23'ü ortaüstü, yüzde 6.4'ü ise ileri yeterlilik düzeyinde çıktı.
Matematik testinde ise 34 bin 658 öğrencinin yüzde 26.4'ü temelaltı, yüzde 33.6'sı temel, yüzde 28.7'si orta, yüzde 8.2'si ortaüstü, yüzde 3.1'i de ileri yeterlilik düzeyinde çıktı.
Fen bilimleri testine giren 34 bin 693 kişiden yüzde 17.9'u temelatı, yüzde 34.4'ü temel, yüzde 33.3'ü orta, yüzde 10.3'ü ortaüstü, yüzde 4.1'i de ileri yeterlilik düzeyinde bulunuyor.
Sosyal bilgiler de ise teste giren 34 bin 711 öğrencinin yüzde 6.3'ü temelaltı, yüzde 25.7'si temel, yüzde 40.9'u orta, yüzde 16.8'i ortaüstü, yüzde 10.3'ü ise ileri yeterlilik düzeyinde çıktı.
PISA ile ABİDE sonuçları paralel çıktı. Her ne kadar yetkililer PISA ile kıyaslamak yanlış dese de sonuçlar net bir şekilde eğitim sistemimizin halini gözler önüne seriyor.
Türkçe metinlerin analizi konusunda bir türlü aşama kaydedemiyoruz.
Kitap okuma düzeyi yılda birkaç kez basında haber konusu oluyor.
ABİDE sonuçları bu eğitim düzeyini göstermiştir. Gerçi PISA sonuçları da aynı mesajı vermişti. Neden böyle bir sınava gerek duyuldu orası muamma
Ayrıca sonuçların değerlendirilmesinde
tüm alanlar için öğrencilerin sosyoekonomik durumları, anne eğitim düzeyi, evdeki kitap sayısı, eğitim hedefi, okula yönelik tutum ve aile ilgisi gibi öğrenci özellikleri ile öğrenci başarısı arasında pozitif yönlü bir ilişki söz konusu olmuştur. Aynı durum öğretmenin kıdemi, mevcut okulda çalışma süresi, mesleki yeterlik algısı ve mesleki doyum gibi öğretmen özellikleri için de geçerlidir.
Sonuç olarak kaç sınav yaparsanız yapın değişen bir şey olmayacaktır. Öğrencilerimizin bu eğitim sisteminde yüksek dereceler elde etmesini beklemek boş bir umuttur. Üniversiteye giriş sınavları, liselere giriş sınavları bir düzene oturtulması, okullar arasındaki seviye farkları giderilmeli, öğrencilerin yarış atı gibi hazırlanması önlenmeli, nasıl iyi bir insan olurum temelli, nasıl erdemli bir insan olurum mantığında bir eğitim sistemi olmalıdır.
Kalın sağlıcakla.