Ülke olarak bu son on beş gündür çok zor bir dönemden geçiyoruz, evlerimize hapsolduk ve ısrarla evden çıkmamamız bize tavsiye ediliyor.
Tüm dünya bu kaderi yaşıyor.
Bu virüs bize çok şey öğretti.
Mesela lüks evlerimiz var ama kimseyi misafir edemiyoruz.
Sevdiklerimize sarılmak için zaman ayıramıyorduk,
şimdi bütün zamanlar bizim ama sevdiklerimize sarılamıyoruz.
Küçük şeyler için birbirimizi kırdık, kendi çıkarlarımıza insanları harcadık şimdi evimizde oturmuş ölümden korkar halde sadece bekliyoruz.
Yarın kalırsa diye hep telaşlara kapıldık ya yetişmezse diye sürekli sorular sorduk, sürekli telaşlıydık ama şimdi bütün zamanlar bizim. Telaşa kapılmadan oturmamız öneriliyor.
Sorun şu ki yetiştirecek bir işimiz de yok.
Hazır olanı yemeye çok alıştık, hep harcadık, tükettik.
Olmadı yine Tükettik.
Ne Yapalım dedik yine
Tükettik.
Durmadan tükettik sadece maddeyi değil, insanı da duyguları da düşünceleri de tükettik yok ettik.
Behçet Necatigil’in dediği gibi “yarınlara bırakıp” tükettik.
“Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)”
İşimiz hiç bitmedi.
Biz hep tükettik.
Mesai saatini iple çektik, eve gidebilmek adına “erken bitsin “işlerimiz istedik,
hiçbir zaman üretmeyi seven bir toplum olmadık.
Ayakta durmanın, var olmanın ,insan olmanın, dünyanın gerekliliklerine ayak uydurmanın tek yolunun ÜRETİM olduğunu hep unuttuk.
Dünya hiç durmadan dönen büyük bir üretim çarkı; biz bu çarkın içerisinde kırık bir dişli gibi davranamayız.
Bu virüs bize gösterdi ki, acil bir biçimde eğitim politikamızı, kültür politikamızı, teknoloji politikamızı, üretim politikamızı kökten değiştirmeliyiz.
Üretmeye, insana yatırım yapmaya odaklanmalıyız.
Belki o zaman bir şey değişir de biz böyle bir felaket yaşadığımızda gönlümüz rahat evimizde oturabiliriz .
Ama şu anda yarın ne olacak kaygısı içerisinde eve hapsolmuş durumdayız.
Bizi asıl hapseden, zihnimizdeki sorular ; VİRÜS değil.
Gelin bir muhasebeye oturalım.
Bu memlekette yaşayan tüm fertler olarak sorgulayalım kendimizi. Mevkileri bir kenara bırakıp geçelim aynanın karşısına.
Eğer temiz ve dürüst bir yüz görürseniz sorun yok ; ama bencil , tüketen , insanlığa tek katkısı olmayan bir yüz görürseniz işte o zaman aynayı da kırın aynanın gördüğünü de.