Beldelerden birinde, her beldede bir örneğine rastlanan zengin ama cimri bir adam vardı. Herkesin kendisini cimri diye bilmesinden rahatsız olan adam, bir gün o beldenin bilge kişisine gidip dert yanma ihtiyacı hissetti.
"Niye herkes benden nefret ediyor, anlamıyorum" dedi cimri. "Hâlbuki öldükten sonra malımın bir kısmını hayır hasenat işlerine bırakacağım diye söz vermiştim. Bunu duymayan da kalmadı."
Bilge kişi, adamın sözleri üzerine bir müddet sessiz kaldı. Sonra:
"Sana bir öykü anlatacağım" dedi. "Domuz ile ineğin öyküsünü..."
"Tamam" dedi cimri, "anlat bakalım."
Bilge kişi öyküsüne başladı:
"Bir gün, çiftliğin birinde bir domuz komşu ahırdaki ineğe, insanların kendisini hiç sevmediğinden dert yanmaya başlamış.
'Senden ise' demiş, 'hep güzel sözlerle bahsediyorlar. Anlıyorum; sen onlara süt veriyorsun. Ama ben onlara daha da fazlasını veriyorum. İnsanlara etimi veriyorum, derimden ayakkabı yapılıyor. En iyi fırçalar da benim kıllarımdan yapılır. Hâlâ daha beni niye sevmezler, anlamıyorum?'
İnek, üzüntü içindeki domuza bir müddet öylece baktıktan sonra:
'Belki de' dostum dedi, 'sen bütün bunları insanlara ancak öldükten sonra verdiğin halde, ben verdiklerimi hayatta iken verdiğimden.'"

Hikâye net ve güzel. İnsanın en önemli özelliği 'üretme' yetisidir. Dünya gelip geçici. Hayat kısa. Binlerce yıldır milyarlarca insan gelip geçti. Aslolan insan; üreten, ürettiğini insanlığın faydası için kullanandır.
Peki nedir üretmek? Sadece maddeleri bir araya getirerek yeni bir madde oluşturmak mı? Değil!
Maddi ve manevi olarak üretmekten bahsediyoruz. Birlikte yaşadığımız insanlardan başlayarak yeryüzünde nefes alan bütün insanların faydalanabileceği üretim. Sevgi, bilgi ve hoşgörü. Bunun yanında somut üretimler. Hikâyede de anlatıldığı üzere bütün bu üretim ve veren taraf olma işini hayattayken yapmak... Çünkü Allah tarafından bize biçilen ömür kadarını yaşarız. Zengin veya fakir, iyi veya kötü bir hayat. İsteklerimiz ve isteklere verdiğimiz cevaplarla yer ediniriz. Hayattan alamadıklarımız olur. Ve verdiklerimiz. Bu ikilem bizi içten içe çürütür. Sosyal bir varlık olmaktan çıkarıp yalnızlaştırır.
Yazımızı güzel bir sözle bitirelim. Diyor ki şair: " alamadıkların sana hayatın namus borcu. Onları mutlaka alacaksın. Verdiklerini düşün mutlu ol. Çünkü aslolan verdiklerinle var olabilmektir."
Sevgiyle kalın.