Bir kadın geldi yanıma gözleri dolu doluydu.

Benden önce iki üç öğretmen ile görüşmüştü. Öğretmenler olumsuz şeyler söyleyince omuzları iyice düşmüştü. Beklemediğinden değil anne yüreği işte .

Oğlu 11.sınıfa gidiyordu.

Adı Umut’tu. Atletik bir vücudu , uzun boyu vardı. Dersler ile pek alakası olmayan bir gençti. Sınıfındaki diğer öğrenciler de öyleydi. Üç ay olmuştu tanışalı. Yaklaşımım alışkın olmadıkları bir yaklaşımdı. Okumanın önemini , çalışmanın kıymetini ve üretmenin güzelliklerini anlattığımda genelde alaycı bir tarzla yaklaşırlardı. Birgün “ileride ne olmak istiyorsunuz?” diye sorduğumda bana ilginç gelen tek cevabı Umut vermişti.

Gençler öğretmen, mühendis , hemşire derken o “araştırmacı gazeteci olmak istiyorum. Gazetecilik okumak istiyorum “ demişti.

Yanındaki gençlerden biri “ lan mal sen daha adını yazamıyorsun” dedi.

Haklılık payı yok muydu, tabi ki vardı. Zira üniversite kazanacak seviyeleri yoktu.

Yanlış ifade etmişti orası ayrı.

Kitaplar aldırıp soru çözdürmeye başlamıştım. Şiirler okuyarak derse başlıyordum. Ayrıca not kaygıları olmasın diye hepsinin notunu yüz olarak evraklara kaydetmiştim.

Az çok soru çözdürmeye başlamıştım.

Kadın benden de olumsuz cümleler duymayı bekledi.

Kadına dönüp “Hangi öğrencinin velisisiniz ?”

dedim.

“11/A Umut hocam “ dedi.

Kadın “ Sizin hangi dersti hocam “

“Türk Dili ve Edebiyatı “

...

Kadının gözleri parladı. Omuzları yükseldi. İsmimin evde hep konuşulduğundan bahsetti.

“ Hocam bizim çocuk sadece Türkçe çalışıyor. Hep soru çözüyor. Diğer derslerde ise hocalar hiç iyi bir şey demedi. Ben zaten biliyordum ama niye sadece Türkçe anlamadım.

Çalışmasını ve hayatını kurtarmasını istiyorum. Babası yok. Ben işsizim. Annemin emekli maaşıyla geçiniyoruz. Tek isteğim oğlumun kendini kurtarması. Sizi çok seviyor. Ne olur.”

...

Cebinde ne kadar parası olduğunu sordum. Yol parası hariç bir kitap alacak parası vardı.

“Önce vereceğim adrese git. Selamımı söyle . Bir kitap al. Güzel bir paket yaptır.

Git oğluna sarıl. Onunla gurur duyduğunu söyle. Öğretmenin Faik Güçlü senin çok iyi yerlere geleceğini söyledi. Sana bu güzel sözlerden sonra bu hediyeyi almak geldi içimden. “

Kadın şaşkın bir şekilde yanımdan ayrıldı.

Bir sonraki gün Umut sabah erkenden yakaladı beni. Kapıda beklemiş erkenden gelip.

Boynuma sarılması ve ağlaması fazla uzun sürmedi.

“ Hocam ilk defa annem bana bir hediye aldı. İlk defa sarıldı. Sizin dışınızda geçmiş yıllarda da iyi şeyler söyleyen olmadı.

Annemin benimle gurur duyması kadar değerli bir şey yokmuş hayatta. . Size de söz veriyorum kazancağım. Bu yaşıma kadar çalışmadım ama artık çalışacağım.”

Diğer derslere de önem vermesi gerektiğini sadece Türkçe çözerek üniversiteye gidilemeyeceğini anlattım.

Birkaç gün sonra bazı özel sebeplerden dolayı okulu bırakmak zorunda kaldım. Okulda kaldığım üç beş ayda Umut ve arkadaşları için ne gerekiyorsa yaptım.

Aradan iki yıl geçtikten sonra kitap fuarında kitaplarımı imzalarken Bir gencin heyecanla yaklaştığını gördüm.

Giyimi, duruşu ve saçları epeyce değişmişti. bana yaklaşıp “hocam beni tanıdınız mı ?”

Bir yerlerden tanıyordum ama hatırlayamadım.

Çünkü okulda tanıştığım Umut yepyeni biri olmuştu.

“Hocam ben Umut, üniversiteli oldum. Size teşekkür etmeye geldim hem de kitabınızı almaya geldim. “

Heyecanla sarıldı bana.

“Hocam siz gittikten sonra sınıfımdakilerle çok fazla muhatap olmadım, kavga etmedim ve bana söylediklerinizi harfiyen uyguladım. Kendi kendime şu sözü verdim: ne olursa olsun hocanın karşısına çıkacağım ve hayalimdeki bölümükazandığımı ona söyleyeceğim.

Sizin sayenizde oldu.”

Birlikte duygulanıp biraz sohbet ettik. O şimdi Çukurova Üniversitesinde gazetecilik okuyor.

...

Meslekte bunun gibi onlarca anı biriktirdim. Bu mesleğin en güzel yanı bu: İnsana dokunmak.

İyi ki Öğretmenim

İyi ki bu kutsal mesleği icra ediyorum.