Türk Edebiyatı'nda minimal öykü, çok kısa öykü, kısa kısa öykü, sımsıkı öykü, kısa kurmaca, minik öykü, mini öykü, küçük öykü, mikro kurmaca, küçük ölçekli öykü, mesel, küçük ölçekli kurmaca, küçürek öykü gibi adlandırmalarla anılan öykü türünde ilk olarak 1960'lı yıllarda, Richard Brautigan ve Spencer Holst gibi yazarlar, eserler vermeye başlamışlardır. Ancak bu türün ilk örneklerini çok daha eskiye dayandırmak mümkün.
Fabllarla yapılmak istenen yapacağımız analizi karşılıyor. Yine Mevlâna'nın Mesnevi 'sinde de küçürek
öykü örneklerini görmek mümkün. La Fontaine masalları da bu türün atası sayılabilir.
Küreselleşmenin de etkili olduğu bu süreçte, küçürek öykü fast food diye tabir edilen çağın tüketim anlayışına uygun bir türdür.
Küçürek öyküler, öğüt verme, karakter geliştirme, okuyucuyu belli bir noktaya taşıma gibi amaçlar gütmez; ani uyarmalar yapar ve hakikatleri sezdirirler. Yoğun ve sıkıştırılmış niteliği ile şiire yakın durmaktadır. Küçürek öyküler, gerek hacimce gerekse anlatım teknikleri bakımından şiirle ilişkilendirilmektedirler. Şiirde de küçürek öyküde de az kelimeyle en çok şeyi söyleme esası vardır.
New York Times yayın editörü 55 kelime sınırı koyarken başka bir kaynak başlık yedi kelimeden fazla olmamalı diyor. Bu kurallar elbette dilden dile değişir. Kelime uzunlukları ve imla kuralları dillerde farklılık göstereceği için dünya çapında bir kural belirlemek pek mümkün görünmüyor
Hep birlikte biraz detaya inerek küçürek öyküyü tanıyalım.
ÖÇ
köyün en hoppa kızını, köyün en aptal gencine verdiler. sayısız çocukları oldu ama hiçbiri o aptal gençten değildi. (Ferit Edgü)
Prof. Dr. Ramazan Korkmaz "Daha çok 20.yy'ın son çeyreğine yakın bir zamandan itibaren yoğun bir şekilde öne çıkan küçürek öykü de aslında filozof Beydaba, Ezop, Şeyh Sadi ve Mevlana'dan beri her varolagelen bir anlatı türüdür. Ancak yüzyılın son çeyreğinden itibaren biraz da "fast foodlaşan" çağın ruhuna uygun bir biçimde ve yeni bir içerik yapılanmasıyla daha çok öne çıkmaya başlamıştır. Bu yüzden küçürek öyküleri, hayvan yahut cansız nesneleri kişileştirerek öğretici, öğütleyici içerikle anlatan fabl, bir kişi veya olayla ilgili sınırlı durumları öyküleyen anektod ve daha çok hikemi nitelikte bir ders vermeyi amaçlayan mesel tarzı küçük anlatılardan ayırmak gerekir."
Küçürek öyküyü bir çığlık olarak tanımlayan Prof Dr Ramazan Korkmaz‟ın, küçürek
öykünün uzunluğu ile ilgili verdiği sınır da makûldür: "250 veya 500 sözcük, çığlığı nağmeye
dönüştürmek için yeteri süreyi hazırlayan bir anlatım örgüsü oluşturur. Bu bakımdan 100
sözcüğü geçmeyecek anlatıları ancak küçürek öykü diye adlandırabiliriz" (Korkmaz 2007, 33).
Küçürek Öykü yazarı sıradan ama yoğun ve özgün yaşantıları daha çok simgesel düzeyde bize anlatır.
Minimal ölçülerdeki anlatı okuyucuya vereceği her şeyi vermelidir.
Yöntemi itibariyle roman, öykü ve şiirden farklı olarak derin bir hissiyat gerektirmektedir.
Roman ve hikâyedeki Giriş, gelişme ve sonuç bağlamından uzak,
Şiirdeki ahenk ve anlam görevine dokunmayan bir anlatım.
Ferit Edgü'nün verdiğimiz örneğinde olduğu gibi kelimelerden olabildiğince tasarruf söz konusu.
Yrd . Doç. Dr. Veysel Şahin
"Aklıyla dünya ve yaşamı çözme peşinde olan insan, bu davranışıyla etrafındaki nesne ve
canlıları kendi mizacına göre ifade edip değerlendirir. Zira insan, yaşadığı çağın ruhunu içinde
barındıran yegâne varlıktır."
Ferit Edgü'nün yaşadığı ve yapmak istediği tam olarak bu.
Yaşadığı çağın ruhunu yansıtmak.
Edebiyatımızda Ferit Edgü dışında küçürek Öyküleri ile bilinen diğer yazarlar Refik Algan, Tezer Özlü.
Daha çok şiir yazmakla birlikte yazdığım birkaç küçürek Öykü var. Bu türde ne kadar ilerleyebilirim bilmiyorum.
Beklenen
Uzunca bir zaman beklediler. Gitmedikleri doktor, kullanamadıkları ilaç kalmamıştı. Bazen şüpheye düşse de inançları genelde sıkı sıkıya bağlı kaldılar yaratana. Sıcak bir yaz günü dünyaya geldi. Yüzü hastane duvarları gibi soğuktu. Bir daha da ısınmadı.
****************************
İhanet
Allah
Bizi Yaratmak için kadını
Aracı kıldı
Biz her fırsatta
Onu öldürdük.
Seygiyle, kitapla kalın.