Üniversite giriş sınavlarına da temas etmek istiyorum. Yükseköğretim dünyanın her yerinde dinamiktir, canlıdır. Bu durum birtakım değişiklikleri tabii olarak gündeme getirmektedir. Üniversiteye sınavsız geçiş mümkün olmamakla birlikte daha yalın ve sade bir sistemi Türkiye'ye kazandırmanın kaçınılmaz olduğu da bir gerçektir. Giriş sistemi şu an 2 aşamalı. İlki Mart diğeri Haziran ayında ve toplam 5 gün. Bu durum lise eğitimini olumsuz etkilemektedir. Sınavı 1 haftada gerçekleştirmeyi planlamaktayız. Bir değişiklik de puan türünde olacak. 18 puan türünü de azaltmayı planlıyoruz. Sayısal, sözel ve eşit ağırlık puan türü olacak. Türkçe ve Matematik, bu sınavın merkezinde olacak.
Bu detayların haricinde YKS olan yeni sistemin bazı rakamsal değerleri açıklandı.
Bununla birlikte belirsizlikler de başgösterdi.
Soru sayıları ise şöyle :
BİRİNCİ OTURUMUN UYGULANMASI
40 adet Türkçe ve 40 adet Temel Matematik sorularından oluşan Temel Yeterlilik Testi, Cumartesi günü sabah oturumunda gerçekleştirilecektir. Bu sınavın sonucu adayların Temel Yeterlilik Testi Puanını (TYT-Puanı) belirleyecektir.

İKİNCİ OTURUMUN UYGULANMASI
Cumartesi günü öğleden sonra gerçekleştirilecek olan ikinci oturumda, 40 adet Türk Dili ve Edebiyatı-Coğrafya 1, 40 adet Sosyal Bilimler (Tarih, Coğrafya 2, Felsefe Grubu, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi), 40 adet Matematik ve 40 adet Fen Bilimleri sorularından oluşmak üzere dört test yer alacaktır.
Buraya kadar tamam. Ama ikinci oturumda soru adetleri belli değil.
Konu dağılımı ise lise müfredatı olacak.
Sorun şu; Edebiyat geçen yıl 56 sorudan oluşuyordu. Az çok çıkacak konuları biliyorduk. Şimdi Coğrafya ile birlikte 40 soru.
Kaçı Edebiyat veya Coğrafya belli değil. Aynı durum Fizik, Kimya ve Biyoloji için de geçerli.
Sözel için durum daha kötü. Sistem ile birlikte Tarih öğretmenleri malesef çok fazla ikinci plana geçti.
Asıl büyük problem yayınevleri. Okullar açılmadan kitap basan firmalar, hem Teog iptali hem de YGS ve LYS iptali sonunda ciddi problemlerle karşılaştı.
Malesef ülkemizde eğitim hemen hemen her yıl bu şekilde değişikliklerle gündeme geliyor. Halbuki eğitimin uzun yılların planlamaları ile devam etmesi gerekiyor. Veya bir eğitim sistemini değiştirmek istiyorsanız önce yeni sistemi tanıtırsınız bu yeni sistemin artılarını ve eksilerini Kamuoyu ile paylaşırsınız sonra eski sistemi kaldırıp yenisini yerine adapte edersiniz. Ülkemizde ise malesef Eski sistem kaldırılıp yenisi sonradan üretmeye çalışıyoruz.
Her yıl neden PISA
Neden OECD sınavlarında başarısızız diye yakınıyoruz.
Geçen yıllarda eğitim konulu radyo programı yapmıştım. Hemen her hafta konuştum. Başka ülkelerdeki eğitim standartlarını da ele aldım. Gerçek şu ki biz ciddi problem içindeyiz.
Lise öğrencileri ile muhatap oluyorum.
Ülke eğitimi net bir şekilde göz önüne geliyor.
15-16 yaşındaki genç bir paragraf yazamıyor. 2 dakika uzunluğunda konuşamıyor.
Sayısal dersler zaten vahim.
Eğitim sistemimiz malesef bozuk yolda giden araç gibi sendeleye sendeleye gidiyor. Umarım ciddi arıza nedeniyle tamamen durmaz.
Yoksa işin içinden çıkılmaz.
Saygılarımla selamlıyorum.