Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? 
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı! (M. Akif ERSOY)

Memleket kan ve göz yaşı içerisinde. Vatan toprağının her sathına her gün şehit cenazeleri gelmekte. Ayağındaki çarığı ile gözleri kan çanağına dönüşen analar, babalar evlatlarını kaybetmenin kor ateşiyle yanıp gitmekte. Yetim kalmakta çocuklar. Dul kaldı eşler. Nefsinin ve hırsının pençesinde, “eşref-i mahlukat” olarak yaratılan insanlık azgınlığın, terörün, zulmün karanlığı içerisinde debelenip durmakta. Kayboldu hisler, yok oldu kardeşlik duyguları. Ve insan aldandı, nefsine esir düştü, köleleşti… Beton kesildi ruhlar, merhamet duyguları yok oldu… Ve “Esfele Safilin”(Sefillerin en Sefili)  oldu insanlık… Kardeş kavgaları alıp başını gitti. Allah’ın yarattığı arzı dar ettik birbirimize..


Cehaletin karanlığı içerisinde madde ve manasını kaybeden Müslümanlar, maalesef vahşi batının, sömürgeci haçlı zihniyetinin piyonları haline geldi. Kopardılar bizi tarihimizden,kültürümüzden,inancımızdan,değerlerimizden…Bizi biz yapan değerleri yok edip, yabancılaştırdılar bizi biribirimize…Medeniyet köklerimizi kaybettik.Tarih şuurunu yok ettik. Doğusuyla, batısıyla, güneyi ile kuzeyi ile özelde Anadolu, genelde tüm İslam Coğrafyası kan ve göz yaşına büründü….Dinimiz bir, inancımız bir, vatanımız bir, bayrağımız bir iken ve Hz.Peygamber
“Ey Allah’ın kulları kardeş olun” derken yok ettik birbirimizi…”Komşusu açken tok yatan bizden değildir”diyen,”Sizden birisi kendisi için istediği bir şeyi Müslüman kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek anlamda mü’min olamaz” diyen Peygamberimizin yüzüne nasıl bakacağız..

Yazıklar olsun böyle Müslümanlığa, insanlığa, anlayışa…Dinimizde, kitabımızda “Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibi olur, bir insanı yaşatan da tüm insanlığı yaşatmış gibi olur”(Maide-32) derken nasıl kıydık birbirimize…Senin Peygamberin basiret sahibi olmayı, düşmanın hilesine karşı uyanık olmayı emretmiyor mu?? Yazık çok yazık…Din adına, iman adına, insanlık adına yazık..


Aklımızı başımıza alıp, oynanan oyunların farkına varmazsak korkarım yarın çok geç olacak. Yeniden ve tekrar bir dirilişle kenetlenmeli, bir ve beraber olmalıyız.. İnancımızın ve tarihimizin, ecdadımızın sorumluluğunu taşıyarak bir an önce uyanmalı, kendimize gelmeliyiz.. Eğer biz uyanıp Allah’ın rahmet ve merhametini hak edersek, Allah onların hesabını, oyunlarını başlarına geçirecektir. “ ..onlar (hep) böyle tertipler peşinde koşarlarken Allah onların bu tertiplerini boşa çıkarttı, çünkü Allah bütün o tuzak kuranların üstündedir.” (Enfal-30) Bizim şanlı tarihimizde ecdadımız bunların sayısız örneklerini vermiştir. Çanakkale’yi geçilmez yapan, Mehmetçiğin kalbindeki imanı ve inancıdır. Kurtuluş savaşında bu aziz millet ayağında çarığı, fakirlik ve yokluk içerisinde kahramanca mücadele vermiş, Allah’ın yardımını hak etmiş, düşmanın topuna ve tüfeğine rağmen çelik gibi imanıyla bu memleketi vatan haline getirmiştir. Bu vatanın kıymetini bilmez ve mirasyedi olursak talihsiz son kaçınılmaz olur.

"…Allah'ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle beraberdir".(Bakara-249)

Ve Hz. Musa'nın duası: “Şimdi içimizden bir takım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helak mı edeceksin (Allah’ım)? Bu sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlısısın" (Araf-155)