Kültürel mirasın, sonraki nesillere aktarılmasında özellikle son yirmi yılda ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Dilimiz her türlü iletişimi sağlamaya yeterli iken, biz yeni yeni araçlar peşindeyiz. Bu araçlarında en önemlisinin internet dilinde kullanılan kısaltmalardır. Yazımızın başlığı olan ARO’nun anavatanı da internet dünyasıdır. ARO ve benzeri kelimler bu gün internet yazışmalarında sıkça kullanılmaktadır. Yakın gelecekte, sanırım ünsüz anlaşacağız, yada garip kısaltmalarla.
Bu ara ARO’nun Allah Razı Olsun demek olduğunu uzun uğraşlarım sonucu buldum. Ancak, kısa bir araştırmayla ARO gibi çok kısaltma olduğunu öğrendim. AEO, HG, HB, KB, SLM, NHBR, KİB, SÇS …. gibi çok kısaltmalar olduğunu gördüm. Düşünsenize iki arkadaşın sanal dünyadaki sohbetini, tamamen kısaltma üzerine bir konuşma.
- HG
- HB
- NHBR
- İİİİ
- SND
- İİİİ
- KİB
- KİB BY
- SÇS
- BND
Bu konuşmayı bu şekilde uzatmak, pekâlâ da mümkün. Ancak, ruh yok, sevgi yok, muhabbet yok. İki dostun sohbetinde olması gereken hiçbir şey yok. Düşünsenize eşiniz yada sevgiliniz size SÇS diyor. Bunda ne kadar sevgi olabilir ki. Ne kadar aşk olabilir ki. Kelimeler bile materyalist olmuşlar. Duygularımız adres değiştirmiş. Artık, duygularımız yürekte ikamet etmiyor. Aslında yüreğimizdeki her şeyin yerini değiştirdiğimiz gibi, Onunda yerini değiştirir olduk.
Aslında, bu dünyada yeni bir alfabe oluşturulmuşta, haberimiz yok. Yazık ki, bu benimsenmiş ve toplumumuzun her kesimi tarafından kullanılır olmuştur. Acı olan tarafı da bu olsa gerek. Belki de her şeyden acısında, kültürlü kesimin buna çanak tutuyor olmasıdır.
Yüksek Lisans çalışmalarım sırasında, ilk defa Cumhuriyetin ilk dönemlerine ait gazete ve dergileri Milli Kütüphanede inceleme fırsatım olmuştu. Günlük gazeteleri okurken, bu gün bir çok kelimenin kullanılmadığını gördüm. Aslında dil zaman içinde kendini yenilemektedir. Ancak, bu kadar hızlı değişim, sonunda başkalaşımı getirecektir. Diller de muhakkak surette zaman içinde kendini yenilemesi gerekecektir. Ancak ihtiyaca binaen olmayan değişiklik, dilin yozlaşmasına ve yok olmasına neden olacaktır. Dilin yozlaşması üzerine, internet üzerinden küçük bir araştırma yaptım. Kaynağını bulamadığım, bir örnekle karşılaştım. Can alıcı bir örnek olduğu için burada paylaşmayı uygun gördüm.
Yıl: 1965
Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle 'akşam-ı şerifleriniz hayrolsun' dedim.
Yıl: 1975
Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'iyi akşamlar' dedim.
Yıl: 1985
Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle 'hayırlı akşamlar' dedim.
Yıl: 1995
Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım. Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim. Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle 'selâm' dedim.
Yıl: 2006
Âbi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ göçeriz dedim, enjoy durumları yâni. Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin. 'Hav ar yu yavrum?'
Yıl: 2026
ven ay vaz si hör ; ben çok sürprays yâni öyle işte birden..hayy beybi dedim ona ama ben ay dont nowww yani âbi yaa.. Ama o da bana öyle baktı, if so âşık len bu manita.. 'offff beybiiiii offfffff layf iz superrrrrr yaa
(Bu örneğin kaynağını bulamadığım için yazamadım. Farklı sitelerde yayımlanmış. Ancak kime ait olduğu konusunda hiç bilgi edinemedim.)
Yıllar evvel, bir otobüs seyahatim sırasında garip bir olay ile karşılamış idim. İskenderun’dan Adana’ya doğru otobüsle seyahat ederken, arka sıralarda oturan yolculardan biri seslendi.
- Muavin bey, air conditioner’i açarmısın?
- Tamam ağbi
Yolcunun klimayı İngilizce söylemesine şaşırırsın, muavinin şaşırmamasına mı?
Sanırım örnekler dilimizin nereden nereye gittiğini gösteriyor. Özenti ile başlayan bir yıkımın başlangıcı desek sanırım yanlış olmaz.
Sevgili dostlar, artık cümleler ile değil, simgeler ile anlaşır olduk. Kelime yazmak zorunda da kalırsak, ARO ailesinden bir uygun kısaltma seçiyoruz. Yada kültürlü olduğumuzu göstereceğiz ya, okey deriz.
Nereye gidiyoruz. Bu kadar zengin mirasımızı, bir bir tüketiyoruz. Cümle kurmadaki tasarrufumuz, yazık ki kültürümüzü iflasa götürüyor.
Gelin ARO dan vazgeçelim Allah Razı Olsun diyelim. Gelin SÇS den de vazgeçelim Seni Çok Seviyorum diyelim.
Uzattığımız ömrümüzün kelimelerini kısaltmayalım. İlla tasarruf edeceksek, bunu dilimizden değil, cebimizden yapalım.
ARO suz sevgi dileklerimle.