Her şeyin bittiğini sandığı bir gün, karşısına tanımadığı iki din adamı çıktı. Cübbesi vardı ama daha önce gördüğü cübbelere pek benzemiyordu. Başında takkeden bozma bir şeyler de vardı. Sonradan öğrendi birine papa diyorlardı, bir diğerine patrik.
O gün özgürlük peşinde koşarken, aslında mahkum olduğunu anladı, ama iş işten çoktan geçmiş idi onun için.
Ya biz, ya biz için neler değişti. Hala özgürlük vaatlerine inanıyor muyuz? Hala Avrupa’dan gelenlerin bize yardım etmek istediğine inanıyor muyuz?
Uyanın gözümüz önünde yaşanan bir sinema filmi değil, gerçeğin taa kendisi. İster inanın ister inanmayın.
Bir kez elimizi ölüm saçan aletlerden uzak tutup, düşünelim. Bir gün bizimde sonumuz, kendi toprağımızda şehit olmak değilse, bir Yunan adasında ekmek için sıra beklerken açlıktan ölmek olacaktır.