Hayat, bizim için hazırlanan uzun bir yolculuk. Yol boyunca karşımıza çıkan her tümsek, her çukur, bizi güçlendirir. Soruların, "Neden ben?" isyanlarının, keşkelerin arkasında, bizi büyüten sabrın ve öğrenmenin derin izi vardır. Kimi zaman dalgalar üzerimize öyle bir gelir ki, nefes almakta zorlanırız. Ama yüzme bilmesek bile, asıl mesele sakin kalmaktır. Panik yerine sabırla beklediğimizde, her fırtına bir şekilde dinip geçer.

Hayat bazen de bizi ateşe atar, orada yanıp pişeriz. Öğrendiğimiz her şey, sabırla birer kuyumcu titizliğiyle işlenir, bizi olgunlaştırır. Tıpkı doğanın mevsimlere karşı direnmeyip kendini teslim etmesi gibi, biz de yaşamın getirdiklerine kucak açmayı öğreniriz.

Her deneyim bir sınavdır. İlk aşama kabullenmek, ikinci aşama ise o sınavın getirdiklerine karşı nasıl ayakta duracağımızı öğrenmektir. Geçen yıllar bana şunu öğretti: Hangi kararın doğru olduğunu yalnızca zaman gösterir. Bir yanımda bilgi, diğer yanımda tecrübe... Ancak bazen annemin, “Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz,” diyen öğütleri, okuduğum tüm kitaplardan, aldığım tüm eğitimlerden daha derin bir doğruluk barındırıyor. Bunu anlamak zaman alır, ama yaşadıkça tecrübenin gerçek bilgeliğiyle tanışırsınız.

İçimdeki sorularla, yılların biriktirdiği cevaplarla barışmaya başladım. Neyi hak ettiğimi, neyi hak etmediğimi sorgularken, en değerli öğretmenimin hayatın kendisi olduğunu fark ettim. Annemin, sözlerinin ardında yatan bilgeliği anladım; çünkü tecrübe, sadece öğrenmek değil, yaşamakla kazanılır.

Kalan yıllarım, geçen yıllarımı aratmayacağı günlerin misafirliğine talibim. Ey dünya umarım haneden kimsenin çiçeklerine basmadan geçerim...

Artık yaşamda rotamı belirlerken, sevgi pusulam oldu. Bu dünyada iz bırakmadan, kimsenin hayatına zarar vermeden, sadece sevgiyi yayarak geçmek en büyük dileğim. Yolum sevgiye çıkan her durakta bir nefes alıp, o sevgiyi büyüterek devam edeceğim. Üç şeyin yol haritası oluşturduğundan eminim. O da sevgi, sevgi, sevgi